Geçmiş

know of

"know of" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 6 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	know of f.	bilmek
2	Genel	know of f.	duymuş olmak
3	Genel	know of f.	-den haberi olmak
Phrasals
4	Öbek Fiiller	know of f.	sormak
5	Öbek Fiiller	know of f.	soruşturmak
6	Öbek Fiiller	know of f.	araştırmak

"know of" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 146 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	know like the palm of one's hand f.	avucunun içi gibi bilmek
2	Genel	know the value of f.	kadrini bilmek
3	Genel	know every inch of f.	karış karış bilmek
4	Genel	know every inch of a place f.	karış karış bilmek
5	Genel	know the value of f.	kıymetini bilmek
6	Genel	know something like the back of one's hand f.	adı gibi bilmek
7	Genel	know a place like the palm of one's hand f.	avucunun içi gibi bilmek
8	Genel	not know the source of f.	kaynağını bilmemek
Phrasals
9	Öbek Fiiller	know of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) bilmek
10	Öbek Fiiller	know of (someone or something) f.	bildiği/duyduğu (biri/bir şey) olmak
11	Öbek Fiiller	know of (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) haberi olmak
12	Öbek Fiiller	know of (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) hakkında bilgisi olmak
13	Öbek Fiiller	know of (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) kim/ne olduğunu bilmek
Phrases
14	İfadeler	not that i know of expr.	bildiğim kadarıyla hayır
15	İfadeler	not that I know of expr.	bildiğime göre
Proverb
16	Atasözü	one half of the world does not know how the other half lives	tok açın halinden anlamaz
17	Atasözü	one half of the world does not know how the other half lives	zengin, fakirin halinden anlamaz
18	Atasözü	one half of the world does not know how the other half lives	dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok
Colloquial
19	Konuşma Dili	do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr.	bir yemek davetinde şarabı tekeline alan kişi için kullanılan ve "norwich piskoposunu tanıyor musun/norwich piskoposuyla bir akrabalığın var mı?" anlamına gelen bir söz
20	Konuşma Dili	do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr.	tekel gibisin
21	Konuşma Dili	do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr.	şişe eline mi yapıştı
22	Konuşma Dili	do you know dr. wright of norwich k expr.	tekel gibisin
23	Konuşma Dili	do you know dr. wright of norwich k expr.	şişe eline mi yapıştı
24	Konuşma Dili	do you know dr. wright of norwich k expr.	bir yemek davetinde şarabı tekeline alan kişi için kullanılan ve "norwich'li dr. wright'ı tanıyor musun/norwich'li dr. wright'la bir akrabalığın var mı" anlamına gelen bir söz
Idioms
25	Deyim	not know enough to come in out of the rain i.	aptal
26	Deyim	not know enough to come in out of the rain i.	bön
27	Deyim	the end of civilization as we know it i.	bir devrin sonu
28	Deyim	the end of civilization as we know it i.	birden her şeyin değişmesi
29	Deyim	the end of civilization as we know it i.	birden alışılanın dışına çıkılması
30	Deyim	the end of civilization as we know it i.	toplum düzeninin tamamen yıkılması
31	Deyim	the end of civilization as we know it i.	dünyanın sonu gelmiş gibi davranma
32	Deyim	the end of civilization as we know it i.	felaket tellalı
33	Deyim	the end of civilization as we know it i.	kıyamet kopmuş gibi davranma
34	Deyim	the end of the world as we know it i.	bir devrin sonu
35	Deyim	the end of the world as we know it i.	birden her şeyin değişmesi
36	Deyim	the end of the world as we know it i.	birden alışılanın dışına çıkılması
37	Deyim	not know one end (of something) from another f.	elifi mertek sanmak
38	Deyim	not know one end (of something) from another f.	bir konuda kara cahil/kör cahil/zırcahil olmak
39	Deyim	not know one end (of something) from another f.	bir konuda hiç bilgisi olmamak
40	Deyim	not know one end (of something) from another f.	bir şeyi diğerinden (başını sonundan/sağını solundan) ayıramamak
41	Deyim	not know one end (of something) from another f.	başını sonunu bilememek
42	Deyim	not know one end (of something) from another f.	neyin nerede başlayıp bittiğini bilememek
43	Deyim	know enough to come in out of the rain f.	aşikar çözümü seçecek kadar sağduyu sahibi olmak
44	Deyim	know enough to come in out of the rain f.	sağduyulu davranmak
45	Deyim	know enough to come in out of the rain f.	yapması gerekeni seçecek kadar aklı olmak
46	Deyim	not know one end of something from the other f.	(bir konu hakkında) beyan edebileceği bir bilgisi olmamak
47	Deyim	not know one end of something from the other f.	bir konuda zırcahil olmak
48	Deyim	not know one end of something from the other f.	(bir konu hakkında) hiçbir şey bilmemek
49	Deyim	not know one end of something from the other f.	(bir konu hakkında) hiçbir fikri olmamak
50	Deyim	know like the back of one's hand f.	avucunun içi gibi bilmek
51	Deyim	know (something/someone) like the back of one's hand f.	avucunun içi gibi bilmek
52	Deyim	know every inch (of a place) f.	bir yeri karış karış bilmek
53	Deyim	not know (someone) from a bar of soap f.	hiç bilmemek
54	Deyim	not know (someone) from a bar of soap f.	hiç tanımamak
55	Deyim	know (all) the tricks of the trade f.	işin tüm inceliklerini öğrenmek
56	Deyim	not know the meaning of the word fear f.	korku nedir bilmemek
57	Deyim	know the tricks of the trade f.	ticaretin hilelerini bilmek
58	Deyim	know the tricks of the trade f.	ticaretin püf noktalarını bilmek
59	Deyim	not know what to make of someone f.	(birinin yaptığı şeye) anlam verememek/anlamamak
60	Deyim	not know the time of day f.	sağını solunu bile bilmemek
61	Deyim	not know the time of day f.	hiçbiri şeyden anlamamak
62	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	hiçbir bilgisi olmamak
63	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	hiçbir şey anlamamak
64	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	hiçbir fikri olmamak
65	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	bir konuda zır cahil olmak
66	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	başını sonundan ayırt edememek
67	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	başını sonunu bilememek
68	Deyim	not know the time of day f.	elifi mertekten ayıramamak
69	Deyim	know (something) like the palm of (one's) hand f.	(bir şeyi/yeri) avucunun içi gibi bilmek
70	Deyim	know (something) like the palm of (one's) hand f.	(bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek
71	Deyim	know (something) like the palm of (one's) hand f.	(bir şeyi) adı gibi bilmek
72	Deyim	not know the meaning of the word f.	bir şey nedir bilmemek
73	Deyim	not know the meaning of the word f.	bir şeyin anlamı nedir bilmemek, bir şey (özellik, karakter) birinde olmamak
74	Deyim	not know the meaning of the word f.	bir şeyden bihaber olmak
75	Deyim	not know the meaning of the word f.	bir özellikten, nitelikten tamamen yoksun olmak
76	Deyim	know the time of day f.	bir şeyi iyi bilmek
77	Deyim	know the time of day f.	bir şey hakkında bilgi sahibi olmak
78	Deyim	know the time of day f.	bir şey hakkında bilgi sahibi olmak
79	Deyim	know the time of day f.	bir şeyden anlamak
80	Deyim	know the price of everything and the value of nothing f.	her şeyin fiyatını bilip hiçbir şeyin değerini bilmemek
81	Deyim	know the price of everything and the value of nothing f.	her şeyin fiyatını bilmek ama değerini bilmemek
82	Deyim	know the price of everything and the value of nothing f.	fiyat bilip değer bilmemek
83	Deyim	know the price of everything and the value of nothing f.	materyalist olup hiçbir şeyin gerçek değerinden anlamamak
84	Deyim	know the price of everything and the value of nothing f.	materyalist olup hiçbir şeyin gerçek değerinin farkına varmamak
85	Deyim	know like the palm of hand f.	avucunun içi gibi bilmek
86	Deyim	know like the palm of hand f.	çok iyi bilmek
87	Deyim	know something like the back of your hand f.	bir şeyi adın gibi bilmek
88	Deyim	know something like the back of your hand f.	bir şeyi avucunun içi gibi bilmek
89	Deyim	know something like the back of your hand f.	bir şeyi çok iyi bilmek
90	Deyim	know the ins and outs (of something) f.	(bir şeyin) girdisini çıktısını bilmek
91	Deyim	know the ins and outs (of something) f.	(bir şeyin) bir şeyin ıcığını cıcığını bilmek
92	Deyim	know the ins and outs (of something) f.	(bir şeyin) tüm detaylarını bilmek
93	Deyim	know which side of (one's) bread is buttered f.	bal alacak çiçeği bilmek
94	Deyim	know which side of (one's) bread is buttered f.	kan alacak damarı bilmek
95	Deyim	know which side of (one's) bread is buttered f.	çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek
96	Deyim	know which side of (one's) bread is buttered f.	iyi yere dükkan açmak
97	Deyim	know which side of (one's) bread is buttered f.	kaz gelecek yeri bilmek
98	Deyim	know which side of (one's) bread is buttered f.	yağlı kapı bulmak
99	Deyim	know which side of one's bread is buttered f.	bal alacak çiçeği bilmek
100	Deyim	know which side of one's bread is buttered f.	kan alacak damarı bilmek
101	Deyim	know which side of one's bread is buttered f.	çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek
102	Deyim	know which side of one's bread is buttered f.	iyi yere dükkan açmak
103	Deyim	know which side of one's bread is buttered f.	kaz gelecek yeri bilmek
104	Deyim	know which side of one's bread is buttered f.	yağlı kapı bulmak
105	Deyim	not know what to make of f.	(birinin yaptığı şeye) anlam verememek/anlamamak
106	Deyim	not know what to make of f.	'-den ne anlam çıkaracağını bilememek
107	Deyim	not know what to make of (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bir anlam verememek
108	Deyim	not know what to make of (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) ne anlam çıkaracağını bilememek
109	Deyim	not know what to make of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) pek anlamamak
110	Deyim	want to know the ins-and-outs of a cat's arse [uk] f.	ıncığını cıncığını bilmek/öğrenmek istemek
111	Deyim	want to know the ins-and-outs of a cat's arse [uk] f.	en ince ayrıntısına kadar bilmek/öğrenmek istemek
112	Deyim	want to know the ins-and-outs of a cat's arse [uk] f.	tüm ayrıntılarını merak etmek
113	Deyim	the end of civilization as we know it expr.	dünyanın sonu
114	Deyim	the end of civilization as we know it expr.	toplumun/yaşamın çöküşü
115	Deyim	the end of civilization as we know it expr.	kıyamet senaryosu/alameti/habercisi
116	Deyim	the end of the world as we know it expr.	artık/şimdi böyle
117	Deyim	the end of civilization as we know it expr.	kıyametin olması/gelmesi/kopması
118	Deyim	the end of civilization as we know it expr.	uygarlığın/medeniyetin sonu/çöküşü
119	Deyim	the end of the world as we know it expr.	o bildiğiniz (şeyler) yok artık/şimdi
120	Deyim	not know the half of it expr.	dahası da var
121	Deyim	not know the half of it expr.	duydukların ne ki
122	Deyim	not know the half of it expr.	daha dur/bitmedi
123	Deyim	you don't know the half of it expr.	dahası da var
124	Deyim	you don't know the half of it expr.	daha dur/bitmedi
125	Deyim	you don't know the half of it expr.	duydukların ne ki
126	Deyim	you don't know the half of it expr.	hepsi bu kadar olsa iyi
127	Deyim	not know the half of it expr.	hepsi bu kadar olsa iyi
128	Deyim	not know enough to come in out of the rain expr.	salak
129	Deyim	the end of the world as we know it expr.	her şey değişir
130	Deyim	the end of the world as we know it expr.	hiçbir şey bildiğimiz gibi/aynı kalmaz
131	Deyim	of course, you know this means war! expr.	bu kesinlikle savaş ilanıdır!
132	Deyim	of course, you know this means war! expr.	bu alenen savaş ilan etmektir!
133	Deyim	of course, you know this means war! expr.	bu savaşa giriyoruz demektir!
134	Deyim	teotwawki (the end of the world as we know it) expr.	bir devrin sonu
135	Deyim	teotwawki (the end of the world as we know it) expr.	birden her şeyin değişmesi
136	Deyim	teotwawki (the end of the world as we know it) expr.	birden alışılanın dışına çıkılması
137	Deyim	teotwawki (the end of the world as we know it) expr.	artık/şimdi böyle
Speaking
138	Konuşma	how'd you know about those sort of things? expr.	bu tip şeyleri nasıl biliyorsun?
139	Konuşma	I know it's none of my business but expr.	biliyorum beni ilgilendirmez ama
140	Konuşma	I know how hard you worked for all of this expr.	bütün bunlar için ne kadar çok çalıştığını biliyorum
141	Konuşma	you know what this remind me of? expr.	bu bana neyi hatırlattı biliyor musun?
142	Konuşma	as many of you know expr.	çoğunuzun bildiği gibi
143	Konuşma	as many of you know expr.	çoğunuzun bildiği üzere
144	Konuşma	I didn't know you were out of town expr.	senin şehir dışında olduğunu bilmiyordum
145	Konuşma	of all people I know expr.	tanıdığım/bildiğim insanlar içinde
Trade/Economic
146	Ticaret/Ekonomi	transfer of know-how i.	teknik bilgi transferi